Social Icons

Salı, Ekim 23, 2012

Bugün ruhum koyu lacivert


uuggghh,bugün kış geldi buralara...dışarda gezerken tutulduğum yağmur ve ardından banyo sonrası üşüyüp üstüme aldığım şal,ayağıma giydiğim çoraplar hissettirdi gelişini.
halbuki ben yaz kadınıydım sarı,sıcak ve özgür.
kışa adapte olmak için boyadım saçlarımı,gardrobumu yeniledim baharatlı kış renkleri ve kalın yünlü kumaşlar ile.
nefes alabilmek için zorladım ciğerlerimi.hava hüzün kokuyor,sanki hiç sabah olmayacak gibi.
yüreğimdeki darlık hastalık habercisi midir yoksa yaklaşan bir kötülüğün mü?
ölmek değil istediğim,aslında hiç varolmamış olmak en güzeli...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tebrik mimi


Ben ölmeden blogunun sahibi tüm tehditlere inat Cumhuriyet Bayramını kutlamamız gerektiğini hatırlatarak böyle bir mim başlatmış.Nasılsa yapacağım kutlamayı, bu sayede biraz öne aldım çünkü kesinlikle önemli olduğuna inanıyorum ben de.

Tüm cumhuriyet sevenleri ben de bu mime davet ediyorum...Umudumuzun azalmasına izin vermeyelim,tüm Türk ulusunun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!





Pazartesi, Ekim 22, 2012

Okuma köşem



Yine Şükriye Karahan ve Biricit tarafından nerede kitap okuduğuma dair fotoğraf istenen bir mime dahil oldum.Yine diyorum çünkü en son yine bu ikili tarafından mimlenmiştim:)Beni de unutmadıkları için teşekkür ediyorum kitapsever arkadaşlarıma.
Ben genellikle oğlum uyurken kitap okuyabildiğim için okuma yerim de uyuma yerimle aynı oluyor.Zira fotoda görünmeyen alanda oğluş da uyumaya devam ediyor.
Okuduğum kitaplar mı?
Bir süre önce başladığım ama haftada 1 sayfa okuyabildiğim için uzun süredir öylece bekleyen Kinyas ile Kayra.
Daha çok Tembel fare,Yaramaz Ayıcık,Kurt ve keçi yavruları gibi edebi eserleri okuyorum şu sıralar:)



Pazar, Ekim 21, 2012

popülerlik mi?güldürdünüz aksam aksam


Arama Anahtar Kelimeleri

GirişSayfa görüntüleme
avon vucut kremleri kullananlar
3
dost basa baxar dusmen ayaga
3
nazar boncugu
3
bir sırrım var blog popülerliği
2
bisirrimvar.blogspot.com
2
nazar boncuklari
2
"baska dunyalar dalmak"
1
alınması gerekenler
1
bayram -unterrichtsmaterial -zuckerfest -ethikunterricht
1
bayramda esimin ailesine
1




ahahaaa:))  blogumun popülerliğini kim niye merak etti acıklasın bakayım ben de merak ettim simdi:))))

Taze blogger odulu:)

 

Biricit beni odullendirmis boyle bir odulle."Odulun amacı da, hevesle/keyifle blog yazmaya başlamış, takipçi sayısı 200'e ulaşmamış blogları tanıtmakmış. Onların da neler yaptığını bir görün, beğenirseniz takip edin demekmiş." kendi yazdigi sekliyle.Kendisine kucak dolusu sevgi gönderip ben de severek takip ettiğim ama izleyici sayıları konusunda çok da emin olamadığım arkadaşlarımı ödüllendirmek isterim.
Miss Elaine.
Şükriye Karahan.
Bir garip Şeyma.
Denizin Yıldızı
Seyyah Gül
Mahzun Prenses
Fesligan
Umay
Tatlı cuma
Ebruli lezzetler
Depresif Polyanna
ve bu odule farklı şekillerde de olsa destek verdikleri için Melodram ve Deeptone:)

Cumartesi, Ekim 20, 2012

Gecikmiş beş şey

 

Buralarda yokken mimlenmiştim ve şimdi gecikmiş bu mimi yapmak üzere buradayım.Değişik bir mimmiş,söylemek lazım:)
Biricit ve Şükriye tarafından mimlendiğim için ikisine de cevaben olacak...

Çantamdaki 5 şey 

Cüzdanım
Telefonum(Unuttuğum olur ama eşim çok kızıyor o nedenle ilk bunu koyuyorum çantaya)
Anahtarlar
Kalem
Mendil
+
oğlumun yedek kıyafetleri  ve suyu

Odamdaki 5 favori şey

Başucumdaki duvar stickerı

Takı kutularım
Mumlarım
Gıcırdayan yatağım
Gıcırdayan parkelerim
+
Oğlumun bezleri


Bu ay planladığım 5 şey

Girişimci Kadınlar Platformu seminerine katılmak


Spor salonuna başlamak
Pastacılıkla ilgili ekipman eksiğini tamamlamak
Yıllardır orada burada sürüklenen kitaplarımı yeni aldığım kitaplığa sıralamak
Saçlarımı pembeye boyatmak
Oğlumu tayparka götürmek

Almak istediğim 5 şey

Kürklü kahverengi yelek


Bol paça pantalon
postiş
Her türlü pasta ekipmanı:)
Gönül
+
Oğluma, oturmamıza bile yer bırakmayacak kadar çok araba

Beni mimleyen kişi  Biricit'den etkilendiğim 5 şey :

Hassaslığı

Ayaklarının yere sağlam basışı
Yerine göre kırılgan yerine göre panter kesilişi
Güzelliği(Hiç görmedim ama biricit jones resimleri nedeniyle mi bilmem hep güzel olduğunu düşündüm)
Dünya görüşü

Beni mimleyen kişi  Şükriye'den etkilendiğim 5 şey :

Samimiyeti
Entellektüel birikimi
Dost canlısı oluşu
Mütevaziliği
Dünya görüşü

Gecikme için özür diler,mimlenmeyen varsa gözlerinden öperim:)


Cuma, Ekim 19, 2012

Pastasarım görüşlerinizi bekliyor

Daha önce pastacılık kursuna gitmek istediğimden bahsetmiştim ya, gittim.
Nereden başlamam gerektiğini bilemediğim için adında "temel" kelimesi geçtiğinden temel pastacılık kursuna katıldım Gamze Ateş-Tatlı Hayatlar'ın.
Hata denemez belki ama bu kurs aslında pek temel sayılmıyormuş.Cupcake ve kurabiye kursları daha temel,daha hafif kurslarmış.Pastacılık biraz daha meşakkatli,daha doğrusu çok aşamalı bir kurs.Ama bir yandan da iyi oldu çünkü cupcake ve kurabiye yapımını bu kursda öğrendiğim bilgilerle kendim de geliştirebilirim diye düşünüyorum çünkü bilgi edindikten sonra el becerisi ve yaratıcılık daha fazla önem kazanıyor.
Bundan sonrası için planladığım modelleme ve katlı pasta yapımı kurslarına gitmek.Bir süredir internette araştırıyorum ve sınırları olmayan bir dünya olduğunu farkettim şu pasta dünyasının.Yapılanları görünce de okyanusta bir su damlası olduğumu görüp biraz demoralize oldum aslında.Ama yılmak yok!
Ben de ufak bir blog daha hazırladım bunun için.Yaptıklarımı oraya koyuyorum bir süredir.
Artık keklerden oğlum için hazırladığım koala pastam size bir fikir verebilir:)



Perşembe, Ekim 18, 2012

Evrene haber saldım,değişim seni bekliyorum!


 hmmm nerede kalmıştık??
Ah evet, en son gece yarısında turşu kavanozu ile yaptığım mücadeleden ve sebeplerinden bahsediyordum ki bu şüphe beni en sonunda doktora götürdü.
Şansıma çok da komik(!) bir doktora gitmişim.Yaptırdığım gebelik testi sonucu için kapısını çaldım:
-hanımefendi evet gebesiniz ama büyük değişimlere gebesiniz hahahaa!

.
.
.
10 saniye kadar düşündüm.

1
ne gebe miyim?
2
büyük değişim derken dış gebelik gibi bişey mi?
3
güldüğüne göre şaka yapmış olmalı
4
acaba iş kurma hayallerimi mi kastetti değişim derken?
5
yok artık nereden bilecek ki bu fikirlerimi?
6
müneccim uzmanlığı olabilir mi acaba?
7
bi kahve içsem fal da bakar mı ki?
8
iyi de gebe değilsem bu gecikme neden?
9
yoksa yoksa...
10

-doktor bey ben menapoza mı girdim şimdi?
:)

işte buna benzer bir diyalog neticesinde doktoru esprileriyle başbaşa bırakıp "büyük değişimlere" yelken açtım ben de.

Ancak bir sorun başgösterdi tam bu sıralarda.Değişime ben hazırdım da teknoloji benim hızıma yetişemedi,iflas etti.
Bir gece internete girmeye çalışırken "web sayfasına bağlanılamıyor" yazısı bütün gece her çabalayışımda karşıma çıktı.Hatlarda bir sorun vardır deyip o gece bilgisayarı dinlenmeye bıraktım,bırakış o bırakış...


1.gün
Sorunu inkar ediş.
Eşim hatlarda sorun vardır,düzelir deyip beni blogdan uzak tutabildiği her anın zevkini çıkardı.

2. gün
Sorunun varlığından şüphe duyma.
İnternet sağlayıcısından bir sorun olmayacağı inancıyla, sorun olsa olsa modemdedir düşüncesiyle modemi servise götürmemi istedi eşim.Servis de mübarek Philips servisi değil CIA gizli servisi!Adamlara sorunu anlatıyorum,söyledikleri tek şey "bakmadan birşey söyleyemeyiz".Bir 10 dakika sorunun  modemden kaynaklanıp kaynaklanmadığından emin olmadığımızı,modemdense de tamirat istemediğimizi yenisini alacağımızı anlatmaya çalışıyorum,onlar hala "bakmadan birşey söyleyemeyiz" diyor.Neyse servisin arkasındaki kripto odasına aldılar bizim  modemi,bakalım yarın haber vereceklermiş...

3. gün
Bekleyiş.
Servisten hala haber yok.Bizim modemden gizli bilgileri hala alamadılar demek,yöntemlerine ne kadar dayanabilecek bakalım?

4. gün
Sorunun çözümlendiğine dair ilk hayal kırıklığı.
Servisten bir mesaj geldi : "Baktık,söylüyoruz,cihazınızı servisten teslim alabilirsiniz"
Hemen gidip alıyorum ama adamlar hala ketumluklarına devam ediyor.
-Sorun neymiş?
-Açma kapama düğmesi değişmiş.
-Peki internete açma kapama düğmesi bozuk diye mi bağlanamıyor muşuz biz?
-İnternete bağlanıyor.
-Beyefendi iyi de o düğme bozukken  biz bağlanıyorduk,alet açıkken internete bağlanamamaya başladık.
-Düğme değişti,internete bağlandı.15 tl.
Demek sorun modemde değilmiş...Eve gelince deniyorum,hala " web sayfasına bağlanılamıyor"

5.gün
Eşim dün gece kablolarda mı problem diye kabloları kontrol etmeye başladı.Her becerikli(!) erkeğin yaptığı gibi sağlam cihzları bile bozabilme yeteneği ile kabloyu koparıp attı ve bugün elektrikçi çağırmak zorunda kaldım.
Elektrikçi de belli ki teknik liseden yeni mezun ,el becerisini ampul falan değiştirerek geliştirmeye çalışan bir çocukcağız.Gelmişken modemin bulunduğu yere de paralel hat çekiver,ortalıkta kablo kalmasın dedim.Hay demez olaymışım!Sanki kompleks bir devre problemi koydum önüne,1.5 saat uğraştı ve en sonunda "Abla sizin kablolarda kısa devre var,telekomun gelip kabloları değiştirmesi lazım sonra ben gelip bağlantıyı tamamlıycam,telefon çalışır ama internet çalışmaz bu telefon kablolarında" dedi.Bir de telekom mu çağırıcam şimdi?

6.gün
Dün telekom arızaya bıraktığım 3 mesaja rağmen araya koyduğumuz bir tanıdık vasıtasıyla telekomdan geldiler.Amca gelir gelmez " ee sizin telefon çalışıyor" demez mi?Söze zorla girerek durumu anlattım ve elektrikçinin son teknoloji cihazı ile kablolardaki kısa devreleri tespit edişinin hikayesini özetledim.Ama amca nuh diyor peygamber demiyor."Telefon çalışıyorsa sinyal vardır,telefona yeten sinyal internete de yeter.Hem ben telefon arızadayım,sorununuz için 444...bilmemne internet arızayı aramanız gerekiyor "diyor.Ben de internet sağlayıcımızın superonline olduğunu söylüyorum, "o zaman bizim yapabileceğimiz birşey zaten yok" diyor.Bu arada modem aşka geldi,ışıkları normal yanmaya başladı!Telekom Amca gider gitmez elektrikçiyi arıyorum,gel bak sana ne göstercem diye ürkütmeden:)
Elektrikçi geliyor ama ben kapıyı açar açmaz modem arızalarına bakmadıklarını,daha önce bu nedenle müşteriyle sorun yaşadıklarını anlatıyor.İçimden yaptığınız işlerden belli diyorum ama dışımdan " madem öyleydi de niye dün geldiniz böyle söylemediniz,15 liramı alıp gittiniz" diyorum."Neyse zaten şu an sorun çözüldü kendiliğinden,ama paralel hat çektiğin yerde sinyal yok,hattı nasıl çektin onu bir kontrol et" diyorum.
1 saat daha uğraşıp dün yaptım dediği işi bugün tamamlıyor ve gidiyor.Neyse ben hemen bir bloguma bakayım diyorum ama o da ne?Işıkları normal yanan modem kablosuz ağlar arasında görünmüyor!Offf of!

7.gün
Eşim de denedi yok görünmüyor bizim ağ.Modem normal çalışıyor ama ağ yok.Bir hafta geçti ama biz hala başladığımız yerdeyiz:"web sayfasına bağlanılamıyor" Sonunda ilk gün yapmamız gerekeni yapıyor sonunda ve superonline'ı arıyor."evet sorun görünüyor 1 saate kadar çözücez" diyorlar.8 megabit bağlanması gerekirken 1 megabite mi düşmüş ne olmuş,onlardan kaynaklanan bir sorun.Ama 1 saat,2 saat,3 saat geçti hala sorun giderilmedi....

8.gün
Superonline ile yapılan 4 görüşmeden sonra sorun onların tarafında giderilmiş ama modemi götürdüğümüz serviste kullanıcı adı,parola falan sıfırlandığı için biz kayıtlı adımızı göremiyormuşuz.Eşim modemi servise geri götürdü niye açma kapama düğmesini değştirirken kullanıcı adını falan sıfırladınız diye hesap sormaya.
Superonline'dan kullanıcı adı vs. almak içinse yetkili kişi olunması gerekiyormuş çünkü biz kurumsal kullanıcıyız.Ama yetkili kişi şirkette sarı çizmeli mehmet ağa.Onu bulup ona verilen bu bilgileri alıp kurulum yapıcaz artık.

9.gün - Bugün
Evet bütün bilgiler elimizde,tek yapmamız gereken kurulum ama gel gör ki bu sefer de kablolu bağlantı yapılması gerektiği ve biz kablomuzu bulamaycağımız bir yerlere attığımız için kurulum yapamıyoruz.Yarın yeniden modem servise gidecek ve orada inşallah halledilecek artık.


Sonuç itibariyle ne benim tıbbi sorunum ne de teknolojik sorunumuz bunca zamana rağmen hala çözülemedi ve ben de senden ayrı kaldım ey sevgili blog.
Yazacaklarım,okuyacaklarım,cevaplayacaklarım birikti biliyorum.Bir süre daha idare et beni yeter...
Değişim mi?
Hala zamanı var galiba...


Pazartesi, Ekim 15, 2012

Çekiliş sonucu ve özlem:)

Hani herşeyindim ben senin hani kor dudaklındım ey sevgili blog...
Ayran içtik ayrı düştük mecburiyetten amaaz kaldı döneceğim teknik aksaklık üzerinde çalışmaya devam ediyoruz.
Sırdaşlarıma teşekkür mahiyetinde düzenlediğim çekiliş de sonuçlandı.sevgili şanze bulvarı sakini şükriye karahan kazananım oldu.katılaln herkese teşekkür ederim yeniden:)
Şükriyecim mailini bekliyorum adres ve telefon bilgileri olmak üzere.en kısa sürede hediyeni göndermeyi umuyorum.
Anlatacaklarım birikiyor,pek yakında...:)

Perşembe, Ekim 11, 2012

Biri beni durdursun!

 P


Akşam yemek yedikten sonra tekrar yemek yemek mi?
Gecenin bir vakti çiğköfte,kokoreç,turşu canın çekmesi mi?
Allahım ben bu sahneleri daha önce yaşamıştım ama umarım sadece bir yanlış anlaşmadan ibarettir...

"Umut; aynada gözlerine bakıp öyle olmadığını söylemene rağmen içinde bir sesin fısıltıyla dahi olsa tersini haykırmasıdır"

Salı, Ekim 09, 2012

Sırdaşlarıma bir teşekkür

 Zaman zaman bloglarda çekilişler,kutlamalar oluyordu ve ben de kendi hediyemi vermek için bir bahane kolluyordum.
Artık bir bahanem var,hem de ne mutlu bir bahane:100ün üzerinde sırdaşım olmuş:)
Bu mutluluğumu perçinlemek için ben de bu yazıyı okuyup aşağıdaki soruyu doğru yanıtlayan sırdaşlar arasında bir çekiliş düzenleyeceğim.
Bu hafta kutlama haftam olsun,pazar da son gün...
Hediyeler de sürpriz olsun olmaz mı?
Umarım SEN kazanırsın!


Soru:

Bu blog sahibesinin doğumgünü hangi ayın kaçı,doğum yeri neresidir?
(cevaplar yayınlarda gizli) :)

Pazar, Ekim 07, 2012

Olee Espanola!!



İspanya seyahati sonrası eşim yerel içki Sangria getirmiş bize.Tüm arkadaşlara hediye etmek zor olacağından biz de haftasonu arkadaşları evimize davet edip Sangria-parti yaptık.

Sangria aslında kırmızı şarabın(beyaz şaraptan da oluyor ama aslı kırmızı) tarçın,şeker,bal ve meyve özütleriyle karışımdan yapılan bir içki.Bizimki hazırdı ama istenirse evde de yukarıda yazdığım şekliyle hazırlamak mümkün.Ben sadece içine mevsim meyvelerinden bir kuple sundum:) Şeftali, üzüm, nar, elma, armut..Tamamen isteğe bağlı.Hatta benim elim bolmuş,fazla bile koymuşum.Ama püf noktası meyveleri ufak ufak doğramak ve sangria ile karıştırıp buzdolabında en az 1 saat bekletmek.Ne kadar çok beklerse o kadar çok meyvelerin tadı içkiye geçiyor ve tabii içki de meyvelere..Sonra meyveleri yemek biraz zor oluyor,oldukça sert,yoğun bir alkol tadı nedeniyle.İçileceği zaman içine brandi koyup büyük kadehlerde veya bizim yaptığımız gibi ordu doyuran bardaklarda servis ediliyor.

Amerikan filmlerinde görmüşsünüzdür.Mezuniyet partisinde veya garden party'lerde kocaman kaselerde kepçe ile koyulan bir içecek vardır.İşte bu o.İçine brandi yerine gazoz koyarsanız alın size punch!

Yetişkinler için oldukça hafif...Tekila ile devam edilirse parti daha eğlenceli hale geliyor;)

and the oscar goes to...

Ben sürprizleri çok severim.En çok hoşuma giden şeylerden biri de blogları dolaşırken hakkımda yazılan bir yazıyı,ithaf edilen bir mimi görmektir.Bu durumda ise sürprizim bir ödüldü.Hatta 2 ödül:)
Denizin Yıldızı beni ödüllendirmiş..Ay bendeki mutluluk hali Aşkın E halinden daha öte..Sağolsun Denizin yıldızı!
Ödüllerim de şunlarmış:


Ben de bu ödülü vermek üzere

Şükriye Karahan
Melodram
Bir garip Şeyma
Biricit
ve Denizin yıldızı
'nı sahneye davet ediyorum..Unuttuklarım darılmasın nolur,hemen ilk etapta aklıma gelenler böyle...mucks

Perşembe, Ekim 04, 2012

Görmeden ölmeyin!

Siz hiç böyle bir doğa olayına şahit oldunuz mu?

(Amatör çekim,idare edin)

2008 yazında Karadeniz turuna çıkmıştık eşimle.Hayatımızın en doğru kararlarından birini verdiğimizi düşünüyoruz halen oralara gitmekle.
Geçenlerde sevgili Deeptone bir yazısında Macahel'den bahsedince yaptığım "hastasıyım" yorumu üzerine bir kaç foto koymamı rica etmişti.Ben de onun ricası üzerine Macahel hakkında ufak bir-iki şey karalamak istedim, hem de o günleri yadetmek...

Macahel Artvin/Borçka'ya bağlı, Gürcistan sınırında  bir bölgenin adı.Bir bölge diyorum çünkü Macahel Gürcü dilinde 5 köy anlamına geliyor.Burasını  bir ele benzetmek mümkün.Avuç içini Camili köyü olarak düşünürseniz çevresinde Düzenli, Efeler,Kayalar,Maral,Uğur adında 5 tane daha köy yeralmakta.
Macahel Unesco koruması altında bir biyosfer rezerv alanı aynı zamanda.Bunun anlamı bu bölgede biyolojk çeşitliliğin oldukça fazla olması ve o yöreye özgü canlı türlerinin bulunması.Örneğin Kafkas arısı ırkı bu bölgede yaşamaktadır ve safkan bir ırktır.Tema Vakfı bölgedeki saf ırkın devamının sağlanması için çalışmalarda bulunuyor.Hatta Camili'de bir de konukevleri var.
Macahel üzerine yazılabilecek bir dolu şey var ve ben fotoğraflarla hatırladığım kadarını anlatmaya devam edeyim en güzeli...



Biz Macahel'de konukevinden daha konuksever bir evde konakladık.Tur şirketimizin anlaştığı bir aile pansiyonuydu burası.Bakmayın pansiyon dediğime,bildiğiniz köy evi aslında.Rehberimiz Macahel'e gitmeden uyarmıştı bizi lüks hiçbir beklentimizin olmaması gerektiğine dair.Hoş,böyle bir beklentimiz zaten yoktu ama oraya gidince ne demek istediğini daha iyi anladık.Ama samimiyetle söylüyorum ki 5 yıldızlı otellere tercih edeceğim bir ortamdı.


 Örneğin kommün usulü uzun bir masa çevresinde yedik 16 kişi yemeklerimizi.Odalarda çift ranza(4 yatak) ve yer yatakları vardı ki kalabalık gruplarda tanımadığınız kişilerle aynı odada kalma durumunuz bile olabilir.Tuvalet ve banyo ortaktı.Oturma alanında çevresinde toplanıp oturabileceğimiz koca bir şömine(ocak) vardı.Sadece yemeklerin orada pişeceğini düşünürken akşamları nasıl soğuk olduğunu görünce çıtır çıtır yanan odunlar karşısında edilen sohbetlerin tadına vardık.

                                                                                                 Yandaki hanım ev sahibemizdi.Kışları İstanbul'da yaşarken yazlarını memleketlerinde geçiriyorlarmış.Hepsi de inanılmaz kültürlü insanlar.Okuma yazma oranları oldukça yüksek bölgenin.Hergün birbirinden lezzetli karalahana sarmaları,çorbası,kuymak(trabzon ve rize'de muhlama deniyor),kurufasulye yemekleri,kendi ürünleri olan karakovan balı ile gözümüz gibi midemize de ziyafet verdiler.


 Bal deyince bir durmak lazım burada.Anzer balını duymuşsunuzdur ama piyasada satılan hiçbir Anzer balı gerçek değil belki bilmiyorsunuzdur.Çünkü bu bal yaklaşık 700-1000 kg civarında üretiliyor yılda.Bunun da büyük kısmı ihraç ediliyor.
Ama Kafkas balı farklı.Pansiyon sahibimiz baldan günlük bir tatlı kaşığından fazla yemememiz konusunda uyarmıştı iyi hatırlıyorum.İçerdiği protein çeşitliliği yaşadığımız bölgede alıştıklarımızdan çok farklı ve fazla olduğu için zehirlenme benzeri bir durum yaratabiliyormuş.


 İşte saf Kafkas arısı ırkı.Balın kilosu 100 tl civarındaydı o dönemde.Pansiyon sahibinin elindeki kavanozların en küçüğü 2 kgluk olduğu için almamıştık ama pişman oldum döndüğümde.




 Burası da Camili Köyü Camii.Ahşap oymalar,süslemeler oldukça gösterişli bir köy camisine göre.








Tamara Köprüsü

Eskiden Türkiye Gürcistan sınırı böyle bir köprüden ibaretmiş.Ama böylesi köprüler zaten Karadeniz'de çok.Yollar da aynı böyle.Özel araçla gidilmesi hayli zor.Arazi aracı,mini vanlar ya da minibüslerle gitmek mümkün.Macahel geçidi kışın karla kaplı olduğundan(temmuzda bile yol kenarı hala karlıydı) acil durumlarda hastalar,hamileler vs. Gürcistan'a götürülürmüş.Özel bir antlaşma yapılmış iki ülke arasında.Çünkü Gürcistan Borçka'dan bile yakın.Sınır denilen tel örgü bir evin bahçesinden geçip ayırıyor iki ülkeyi:)






 Evler dikkat ettiyseniz kazıklar üzerinde oturmuş durumda.Kazıkların eve yakın bölümünde bir disk yer alıyor.Bunun nedenini kemirgen ya da diğer zararlı canlıların evlere ve tahıllara ulaşmasını engellemek olarak açıklamışlardı.





Köy dendiğindeyse batıdaki köylerden daha farklı buralar.Coğrafi koşullar nedeniyle evler en uygun yerlere yapılmış bu da aralardaki mesafelerin artmasına neden olmuş.Yani köy kahvesine gitmek için sabah evden çıkan erkek en erken akşamüstü geri gelebiliyor.Evde tuzunuz bittiyse komşudan tuz istemeye gitmek için yarım saatlik bir yürüyüşü göze almanız gerekebilir.





 Maral Köyü'nde yaklaşık 3km yürüyüş parkurundan sonra karşılaşacağınız Maral şelalesi bu da.Yol boyunca 4 mevsimi yaşamak mümkün.Sonunda arılara dikkat ama!Bahtsız bedevileri sokabilirler(!)













 Yol boyunca karşılacağınız güzelliklerden biri de farklı türde bitki ve hayvanlar.











 Yağmur sonrası örümcek ağları böyle mi görünürmüş?
Şehirde rastlamak pek olası değil ki...










 Patikaya kök salmış ve sanki uçurumdan düşmenize engel olmak için toprağı tutmuş bir ağaç da görmeden geçilecek gibi değil.











 Maral şelalesine giderken gördüğümüz tek evde tuvalet ihtiyacımızı gidermek üzere izin istedik ev sahibinden.Tuvalet evin dışında bir kulübe.Ama asıl enterasan olanı kulübenin tam ortasında bir boşluk olması.İhtiyacınızı o boşlukta gideriyorsunuz ve doğayla nasıl bütünleştiğinize gözlerinizle şahit oluyorsunuz:)
Tuvaletten çıkınca da ev sahibi temiz bir havlu çıkarmış ellerinizi kurulamanız için size uzatıyor.Öyle bir misafirperverlik ki giderken elimize birer de elma tutuşturdular hiçbir mecburiyetleri olmadığı halde bu Tanrı misafirlerine...
 Hani hep televizyonda gördüğümüz Karadeniz zekasına bir örnek de bu makara sistemi.Koşullar insanları yaratıcı ve çözüm odaklı olmaya zorlamış sanki.






ve işte muhteşem Karagöl!Macahel'e gelmeden aslında burası.Ama biz Macahel dönüşü girdik ve buraya da aşık olup öyle ayrıldık.Trabzon Uzungöl falan hikaye.




 4 yanı dağlarla çevrili bir çukurda yeralan krater gölü burası.
 Çevresinde yaklaşık yarım saat süren bir yürüyüş yapabilir ardından orada yer alan tek restoranda alabalığınızı yiyebilirsiniz.
Gölde ufak bir sandalla da gezilebiliyor.
Yılanlara dikkat!Bahtsız bedevi bu seferlik paçayı kurtardı ;)
Doğa güzelliği anlatılmaz yaşanır.Biz de yaşayalım derken çektiğimiz fotoğraflarda kendi görüntülerimizi öyle bir yerleştirmişiz ki daha fazla manzara resmi bulamadım:)









Karadeniz turu tamamıyle bir harikaydı.Keşke hepsini anlatabilsem ama bu oldukça uzun sürer. Ayder'i,Kavron'u,buzul gölü,Sümela'sı,Hemşin'i,her gece tulum eşliğinde horon eğlenceleri vs...En güzeli kendi gözüyle görmesi insanın.Heveslendirebildiysem ne mutlu bana.

Not 1:Karadeniz'e Tamzara Tur ile gidilir.Çünkü sadece Karadeniz turu yapan bir firma ve sahibinden rehberine herkes Karadeniz'li...Diğer çünküler için www.tamzaratur.com
Not 2: Her yerde ırmaklar,su kaynakları var.İnsan suya para vermeye gerek duymuyor.Ama bahtsız bedeviyseniz suya da dikkat!Zehirlenip bir geceyi serum yiyerek geçirebilirsiniz:)
Not 3: Bu fotolar ve video tarafıma aittir.İzinsiz ya da adres gösterilmeden kullanıma hakkımı helal etmem.Bu dünyada da peşini bırakmam:)

Tüm tur boyunca dinlediğimiz Karadeniz türkülerinden o dönem en sevdiğimi de ekliyorum buraya...


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...