Social Icons

Salı, Eylül 11, 2012

'Dear Esther' ve Jessica Curry



Güneş, uykusuna çekilmeden önce son bir gayretle, gökyüzünü donuk ve solgun bir griyle boyayan bulutların arasından bakmaya çalışıyor kızıl fırça darbeleriyle. Boyaları dökülmüş yaşlı deniz fenerini arkamda bırakarak sahil boyunca devam ediyorum yürümeye yavaş adımlarla. Bir yandan içim üşümeye başlıyor… ürperiyorum. Tanıdık bir his bu. Ama nedenini bilmiyorum. Belki okyanusu yalayıp uğuldayarak yüzüme çarpan lodos, belki ağır ve huzurlu yolculukları sahilin keskin kayalıklarında bir bıçak gibi kesilen dalgaların sesi, belki de içine saplandığım bu tuhaf yalnızlık hissi. Bilmiyorum. Ne kadar süredir burada olduğum konusunda bile bir fikrim yok. Ne zaman geldim? Bu kaçıncı ziyaretim? Kesin olan bir şey varsa; artık etraf, özellikle de işaretler, çok daha tanıdık geliyor. Dahası galiba artık martılar bile bu sahile uğramıyor…Bütün bunlara bir son vermek için okyanusun kollarına bırakıyorum kendimi. Önce ılık ve huzurlu bir his. Lakin bir anda soğuk bir karanlık sarmaya başlıyor bedenimi. Sonrasında bir ses; neredeyse fısıldıyor. Ve usulca: “Geri dön…”.Sahili terkedip, adanın öteki tarafına doğru uzanan patikaya doğru yollanıyorum. Önce uzun bir tırmanış oluyor; kırmızı montbretia çiçekleri ve solucanotlarıyla bezeli. Rüzgarla dans ediyorlar adeta… Evet, yolculuğum daha yeni başlıyor…

Bir oyun düşünün,kendisini anlamaktan başka amacınız yok.
Yapabildiğiniz hamleler yürüyebilmek,yürürken etrafı incelemek,okumak,dinlemek.Hepsi bu.
Oyun devam ederken bazen merak,bazense kapalı yer fobisi sarabilir içinizi.
Sonuna geldiğinizdeyse kopkoyu bir hüzün.
Bu hüznün nedeni ne okuduğunuz şiirlerdir aslında, ne de gördüğünüz manzara.
Her etkileyici filmin arkasındaki müzik gibi burada da sizi sarsan müziktir aslında.

Aslında buna bir oyun demek zor.Görsel bir şiir dinletisi,şiirsel bir yolculuk,interaktif bir öykü anlatımı..Tam tanımlayamadığım bir deneyimdi.
Sanıyorum bugüne kadar bir benzeri de yapılmamış olacak ki bu tarz FPS oyunları sevenler bile ilginç bir deneyim olarak tanımlıyor Dear Esther'i.
Hatta biraz araştırırsanız hakkında en az Lost kadar teori üretildiğini göreceksiniz.
Mümkünse 2 saatlik bu rüyaya bir ara dalın gitsin...

Jessica Curry ismini daha önce duymamıştım ve bu oyun sayesinde müziklerine bayıldım tek kelimeyle.
İşte hem oyundan manzaralar, hem de simgelerden;)












4 yorum:

  1. Ipad ve iphone kullanma kisitimdan kurtulabilirsem deneyecegim, aklimda! Ama harika tahminler yuruttum ne oldugunu tamamiyle anladim diyemem.. Sadece farkindalik oyunu olarak yorumladim ve cok severim.

    boyaynasiyansimacisi.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu siluetler,simgeler beni biraz korkuttu aslında.müzikle de birleşince dediğim gibi etki katlanıyor.
      farkındalık oyunu da iyi bir tanım bak aslında;)

      Sil
  2. alla alla hiç duymamışım.
    bakiyim.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. özellikle senin çok seveceğine eminim.
      mutlaka dene.

      Sil

Bakma bir sırrım var dediğime.İki kişinin bildiği sır değil,iki kişinin bindiği tır değilmiş:p%&+
Velhasıl,gönlünden geldiği gibi yaz,yaz,yaz..bir kenara yaz bütün sözlerimi,unutursam çık karşıma göster kendini:p(%^^+&

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...