Marmaris-Turunç |
Yaklaşık 1.5 hafta oldu biz Marmaris'e gidip geleli.Uzun süre Muğla'da yaşadığım için benim memleket sayılır oralar zaten.Senede birkaç kez gidip gelmesem rutinim bozuluyor.Bu yaz da gittik,hasret giderdik..En yakın zamanda da Selimiye'ye gitmem lazım,özledim.
Oğlum yüzmeyi öğrendi neredeyse.Önemli olan seyirci.Seyircisi varsa yapmadığı şaklabanlık kalmıyor kuzumun.Dubaya çıkıp atlıyor,su kaydıraklarından kayıyor.Yeter ki birileri "aa bak bebek nasıl yüzüyor?" deyip bizimkini göstersin:)Ya Rock şarkıcısı olacak ya da grupta enstrüman çalacak bence.Seyirci,sahne,alkış dayanamadığı şeyler.Kalabalığı görünce de sahneden kollarını açıp kendini izleyenlerin üzerine atıyor!
Oğlum yüzmeyi öğrendi neredeyse.Önemli olan seyirci.Seyircisi varsa yapmadığı şaklabanlık kalmıyor kuzumun.Dubaya çıkıp atlıyor,su kaydıraklarından kayıyor.Yeter ki birileri "aa bak bebek nasıl yüzüyor?" deyip bizimkini göstersin:)Ya Rock şarkıcısı olacak ya da grupta enstrüman çalacak bence.Seyirci,sahne,alkış dayanamadığı şeyler.Kalabalığı görünce de sahneden kollarını açıp kendini izleyenlerin üzerine atıyor!
Sapphique okundu sonunda! |
Tatil dinlenmek,stresten uzaklaşmak anlamına gelse de hayatımda 2. kez bir tatilde turistlerle kavga ederek sakin günlerime adrenalin pompaladım.İlki sanırım yedi-sekiz sene önce Antalya'daydı.Ben tavla oynamayı çok severim.Kaldığımız otelde otele ait iki tavla vardı.Biri elden ele dolaşırken diğeri bir rus turist çiftin tekeline girmişti.Biz ilk gün sadece durumu gözlemleyip,elden ele geçen tavla için sıra almaya çalıştık.Sıra almak diyorum çünkü herşey dahillerde sıra beklemek rutin birşey bilindiği üzere.Neyse,ikinci gün baktık bir tavla olduğundan talep de çok,diğeri adamlar havuzda,denizde yüzerken bile onların çıkmasını bekliyor,bu ne rahatlık böyle diyerek ruslar yüzmeye gittiğinde aldık ve oynamaya başladık.Bunlar havuzdan döndüklerinde tavlayı bizim oynadığımızı farkedince bir kavga kıyamet kopardılar.Onlar rusça bağırıyor,ben ingilizce karşılık veriyorum:)Anladığımdan değil tabi dillerini ama beden dili evrensel:)Sonra oyunumuz bitince tavlayı önbüroya götürüp teslim ettik,yaşadığımız tartışmayı da anlatarak.Tabi otel yönetimi maalesef kan çıkıncaya kadar müşteriler arasında pek taraf tutmamaya çalışıyor ama tarafsız durmak da taraf olmaktır aslında ya neyse.Bu felsefi düşüncelerimi kendime saklayıp pek yakında(dün) yaşadığım ikinci kavgayı anlatayım.
Bu kez kaldığımız otel Marmaris'te bir zincir oteldi.Biz isme aldanıp belli bir standarda sahip olduğunu düşünerek gittik ama gittiğimiz yer 5 yıldızlı otel değil belediye havuzuydu!Metrekareye 10 insanın düştüğü,şezlonglar arasında adım atabilecek genişliğin kalmadığı,havuzda bırak kulaç atmayı,tenin tene değmediği bir boşluğun kalmadığı bir yer hayal edin.Deniz suyunun bulanık olduğunu bilirim de hiç bulanık,dibi görülmeyen havuz görmemiştim,gördüm.Böyle bir yerde elbetteki hijyenden falan da bahsetmeye gerek yok.Allah kloru bulandan razı olsun ne diyelim!Neyse sadede geleyim.Biz şezlong bulamadığımızdan atıştırma barındaki sandalyelerde kuşlar gibi tünedik.İnsanları milliyetlerine göre yargılamam ama yabancılar tatilde ülkeme geldi mi kendilerini buraların hakimi gibi görmüyorlar mı bu beni çıldırtıyor.Burada yaptıkları taşkınlıkları ülkelerinde yapsınlar sıkıysa bakalım.Neyse,bak sinir katsayım yükseldi yine...
Biz 3 kişi masada oturuyoruz.Bir sandalyeye de eşyalarımızı koyduk.Yere koymak mümkün değil çünkü yere terliklerle bile basmaya iğreniyoruz,atıştırma barı dedim ya düşünün işte...Arka masamızda yüksek sesli bir ingiliz grup oturuyor iki bayan ve sayamadığım sayıda çocuktan oluşan.Çocuklardan büyük olan iki tanesi(yaşları 8-13 arasında tahminen,tipleri itibariyle Dolph Lundgren gibi olan) çantamızın olduğu sandalyeyi gösterip ingilizce "sandalyeyi alabilir miyiz?" diye sordular.(Buraya kadar herşey iyi-hoş,ama şezlongları,şemsiyeleri,üstüne de sandalyeleri işgal etmek mi yoksa şezlong,şemsiye bulamadığı için sandalyeye mecbur kalmak mı?)Biz de alamayacaklarını söyledik.Sen misin hayır diyen,büyük oğlan çantalarımızı alıp bize fırlattı ve sandalyeyi alıp götürdüler, bizim ne olduğuna anlam vermeye çalışan açık ağızlarımıza bakarak.Biz şaşkın şaşkın bakarken dönüp bir de el hareketi yapmasınlar mı veletler?O sırada anneleri de gülerek bizi izliyor.Şaşkınlığımı atınca eşime dönüp "ee ne yapıcaz bu hareket karşısında?" diye sordum.O da sinirinin yatışması için süre istedi:)Bu arada etrafımızda olayı izleyen birsürü de insan var.Türk olanlar bizim gibi sinirden köpürmüş vaziyette,bize gaz veriyorlar.Benim oğluşum bu arada sandalyesinden inip koşturmaya başladı.Ben de peşinden koşarken az ilerde gözleme açan bayanla bizim sandalyeyi alan çocuğun bağrıştığını gördüm.Çocuk kadına birşey fırlattı,kadın da oklavayla çocuğun üzerine yürüdü.Bir süre sonra biz masaya dönünce eşimin sandalyemizi geri aldığını ve bir sözlü münakaşanın başladığını gördüm.Eşim çocuk kalkınca sandalyesini gidip almış,anneleri bağırmaya başlamış,eşim cevap vermiş vs.Ben de olaya dahil oldum kadına bir-iki çift laf ettim.Ama tam sokak kavgası gibi çocuklar ingilizce küfür etmeye başladı,anneleri n ne dediği anlaşılmıyor..Ben bizi şikayet etmelerini söyledim.Garsonu çağırıp şikayet ettiler.Garsona eşimin çocuğu dövdüğünü söylemesinler mi?Tam çaçaronlar yani.Biz yok öyle birşey,herkes şahit dedik.Etraftakiler de şahitlik etti ama ben eşimi zor tutuyorum.Eşim "madem böyle söylüyorlar döveyim de yalan olmasın" diyor.Biz bir süre sonra bu strese dayanamayıp odamıza çıktık.Çıkarken de acenta görevlimize şikayette bulunduk tabii.
Akşam yemekten sonra cafe kısmında otururken bu holigan tipli veletler göründü yine.Bizim masamızdaki sandalyeye tekme attı,eşime ve yanlışlıkla o sırada eşimin arkasında duran adama dirsek attı.Eşime fırsat kalmadan adam bu sefer çocukla ve hemen koşup gelen annesiyle tartışmaya başladı.O sırada biz bu sefer önbüroya gidip şikayet ettik.Artık o veledin oğluma bir zarar vermesinden korkar oldum ne yalan söyleyeyim.Müdür'ler çağırıldı.Aile çağırıldı.Resepsiyon önü ana-baba günü oldu bir anda.Bunlar nefes almadan habire birşeyler söylerken ben müdüre şikayetimi yaptım.Başka bir kadın tesadüfen oradan geçerken yanımıza yaklaştı,ben de şikayetçiyim bu çocuktan diye.Meğerse kabadayılıkları sadece bize değilmiş.Gözlemeci bayan da şikayetçi olmuş...
Bu olaydan sonraki gün zaten otelden ayrıldık.Ama gözüm her an bu tipleri aradı,gördüğümdeyse savunma haline geçtim o gün.Diyeceğim şu ki bu bir dinlence miydi,cansıkıcı bir kamera şakası mıydı bilemedim.
haftaya bir daha tatile çıkacağız.Yabancılarla yine,yeni bir tartışma yaşamadan dönmeyi umuyorum.
çok komik anlatıyon sen.
YanıtlaSil:)
güldürebildiysem ne mutlu bana:)
YanıtlaSil