Social Icons

Perşembe, Mayıs 10, 2012

İş görüşmesi maceralarım

   Bir zamanlar gittiğim iş görüşmeleri ile ilgili bir kitap yazmayı düşünmüştüm.Adı da "Bir iş görüşmesinde yapılmaması gerekenler" olacaktı.Gerçekten de iş görüşmelerinde ne yaparsanız işe alınmazsınız, karşı tarafın talepleri nasıl yanlış anlaşılır ya da karşılanamaz konularında kişisel gelişim kitabı yazıp, en azından edebiyat konusunda kendimi geliştirmeyi planlıyordum ki o sırada bir işe girdim.
Ama bir süre sonra yaptığım işten keyif almamaya başlayınca yine görüşmelere gitmeye başladım.Bu durum bende bir süre sonra alışkanlığa ve hatta biraz da saplantıya dönüştü.İş başvurusu yapmadan duramaz oldum.Çalışırken ya da iş ararken,kendi mesleğimde ya da farklı alanlarda hep arayış içinde olmaya başladım.Birkaç sene önce kariyer.net'teki başvurularıma bakmıştım da 200'ün üzerinde olduklarını görmüştüm.Bunların en az %10'una da görüşme için çağrıldığımı düşünürsek...Seneler içinde rakamlar da arttı tabi.Bir süre sonra farklı rollere bürünmeye başladım.Karşı tarafın beklentilerini az buçuk anlamaya başladım.Onların istediği kişi oldum aslında hiç alakam olmasa da.Ama tabii 2.ya da 3. görüşmelerde bir yerden açık veriyordum.Ya da klasik bazı insan kaynakları testleri var,onları ezberledim neredeyse.
"Aşağıdakilerden size uygun olan cümleleri en çok uyan 1,en az uyan 5 olmak üzere sıralayınız."
1.Evde kitap okumak yerine partiye gitmeyi tercih ederim.
2.İlk girdiğim bir ortamda kendimi çok rahat hissederim.
3.Benden farklı düşünen kişileri ikna etmeye çalışırım.
4.Kalabalık içinde olmaktansa kendi başıma olmayı tercih ederim.
5.Yeni insanlar tanımak bana kendimi güvensiz hissettirir.
Sonuç:
Dışadönük %90
Sosyallik %80
vıdı vıdı vıdı...
Eee ben kitap okumayı seven bir insanım ama asosyal görünmeyelim diye söyleyemiyoruz.İlk girdiğim ortamda da -mesela 3 aydır saçlarını yıkamayan tiplerin, ateş yakıp, gitar çaldığı biryere şıkır şıkır topuklu ayakkabılarım,fönlü saçlarımla girince - megalomanım ya, herkes bana bakınca mutlu olurum,hiç yadırgamam!
Bunlar tabii hemen öğrenilmiyor,bazı acı tecrübeler yaşanıyor önce.Acı derken daha çok trajikomik desem daha doğru olur.Mesela; aynı dönemde birçok ilana başvuru yapıp hangisine hangi pozisyon için başvurduğunuzu unutursanız,görüşmeye gittiğinizde nasıl davranmanız gerektiğini doğal olarak bilemezsiniz...

"Alo,merhaba ben X havayolu'ndan arıyorum,ismim bilmemne.Abuzittin mi pozisyonu için sizi görüşmeye çağırıyoruz."
Tam anlaşılamadığı için tekrar sorulur:
"Merhaba,hangi pozisyon dediniz?"
"Abuzittin mi?"
Yine anlaşılmamıştır ama neyse,havayolu kısmı anlaşıldı ya..
"Tamam hangi gün ,saatte?"
...Gün gelir görüşmeye gidilir.Görüşme yapılan otelin başka bir salonunda tesadüfen başka bir havayolu şirketi daha iş görüşmeleri yapmaktadır.Lobide minietekli bir kızcağız daha beklemektedir.Sohbete başlanır:
"Siz X havayolu için görüşmeye geldiniz sanırım."
"Evet siz de mi?"
"Hayır ben Y havayolu için geldim.Ama siz takım elbise giymişsiniz?"
"Siz de mini etek giymişsiniz,niye ki?"
"Ben hosteslik için geldim,telefonda mini etek giymemi söylediler"
"Aa,ben de yer hostesliği -sanırım- için geldim ama bana öyle birşey söylenmedi"
"Hm..neyse"
"Neyse"
Görüşme için içeri girilir ve laf olsun diye dışarıdaki sohbet daha özetlenerek anlatılır.Görüşme yapan yetkililer mini etek olayına çok takılırlar,bunun çok saçma olduğunu diğer rakip firmaya direkt bok atmadan dile getirirler.Bu firmada böyle bir uygulamanın olmadığı ,benim üzerimdeki takım elbisenin daha uygun olduğu söylenir.Görüşme başlar.Fakat sohbet öyle bir noktaya gitmektedir ki yetkililerle ben sanki aynı işten bahsetmiyor gibiyizdir:
"Ben sabit bir yerde çalışmaktan hoşlanmıyorum,hareketli bir iş olması gerekiyor.Devamlı mekan değiştirmeliyim vs.."
"Hmm, masabaşında çalışmak istemiyorsunuz anladığımız kadarıyla.Peki siz hangi pozisyon için başvurmuştunuz acaba?"
"Yer hostesliği??"
"Ohh,bir yanlış anlaşılma olmuş sanırım,biz personel işleri için bir arayış içindeyiz.Uçuş personelinin sigorta işlemlerinin,özlük haklarının takibi vs."

Aslında önceki işinde hep seyahat halinde olan ben bu durumdan çok yorulmuş ve masabaşı bir işin özlemini duymakta iken sırf görüşme yaptığımı sandığım pozisyon tam tersini gerektiriyor diye kendimi farklı lanse etmekteyim.Durumu fark edince de nasıl çark ederimin hesabını yapıyorum kafamdan acil olarak..

"..bu durumda bu iş sizin beklentilerinizi karşılayamıycak sanırım."
"A yoo,ben aslında kem küm..."
İki yetkili birbirlerine bakarlar,onların o bakışlarının yeniden bana dönüşü ağır çekim bir film sahnesi gibi sanki dakikalar sürer.
"İzmirlilerde genelde ne iş olsa yaparım zihniyeti hakim sanırım,ama bu pek de doğru bir yaklaşım değil"
Şlaaakkkk!Yüzüme doğru patlayan bir balon gibi sözcükler.Yer yarılsın da taaaa dibine girsin,körfez sularına karışsın bu İzmirli diyorum içimden...Birbirimize teşekkür edip ayrılıyorum salondan.
Tabii olarak ben daha otobüs durağına varmadan arayıp olumsuz cevaplarını bildiriyorlar,keşke birkaç saat bari bekleme nezaketini gösterselerdi diyorum haklı bir utangaçlıkla kendi kendime söylenerek...

Şimdi utanılası bir komedi olarak hatırlasam da aslında süper bir ders oldu bana.Kitabımın ilk maddelerinden:
-Görüşmeye hazırlıksız gitmek
-Neye başvurduğunu unutmak
-Mağlubiyeti kabul etmeyip rezil olmayı göze almak


Peki ben bunca şeyi niye yazdım?Çünkü yine çılgın görüşmelere gitmeye başladım,onlardan bahsedecektim.Ama saat epeyce ilerlemiş,onlar da başka bir sefere;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bakma bir sırrım var dediğime.İki kişinin bildiği sır değil,iki kişinin bindiği tır değilmiş:p%&+
Velhasıl,gönlünden geldiği gibi yaz,yaz,yaz..bir kenara yaz bütün sözlerimi,unutursam çık karşıma göster kendini:p(%^^+&

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...