Social Icons

Pazartesi, Nisan 06, 2015

Bugün 20'li yaşlarda olanlar

Haziran ayında 36'yı bitirecek biri olarak 30'lu yaşlarımı ancak idrak edebiliyorum. Son yıllarımı kendimi 28'de bırakmış gibi hissederek geçirdim çünkü.Cahit Sıtkı Tarancı'nın etkisiyle olsa gerek 35 gibi hissetmeye başlamıştım ki(aradaki yılları atlayıp) bir baktım aslında 36'yım.

Yaş mevzu değil aslında gündemim, öylesine yazdım bunları.Asıl gündem benden 10 yaş küçük kardeşim.

İlk üniversiteyi kazandığında...

İlk üniversiteyi kazandığında ben, eşim, annem karşımıza oturttuk ve bir konuşma yaptık:
"Sen erkek olarak hayata kızlara göre 1-0 mağlup başlıyorsun.Okul bitiyor, askerlik mevzu bahis oluyor.O nedenle işi sıkı tut, sene kaybetmeden üniversiteyi bitir, sonra pişman olma"  
bab'ında.

Biz bu konuşmayı hiç yapmamışız gibi 3 yıl sonunda okuduğu bölümde hala 1. sınıf derslerini almaya devam ediyordu ve yeteneği olmadığını söyleyip okulu bırakma kararı aldı. 3 yıl boyunca "sen aslansın, sen kaplansın" ile zorladığımızla kaldık ve sonunda hak vererek bu kararını destekledik.

Yeniden sınava girdi.Etiketi yetecek bir üniversiteyi kazandı.Hem de branş değişikliği yapmış ve okumaktan keyif alacağı bir bölümü seçmişti.3 yılı devirdi ve üniversiteyi (şimdilik) yine bıraktı çünkü kaldığı derslerle önümüzdeki yıl bitmesi gereken okul bir 3 sene daha uzadı.

Ve depresyon...

Şu an 26 yaşında, çok iyi iki üniversitenin iki iyi bölümünü yarıda bırakmış, geleceğe dair hiçbir hayali, umudu kalmamış bir yetişkin olarak ağır bir depresyon içinde.

Çocukluk hayali yazar olmaktı.Hala da öyle sayılır.Yapmaktan tek keyif aldığı şey bu.Bu hayalini görmezden gelmemiş olmakla birlikte diploma sahibi bir yazar olması yönünde destekledim hep bugüne kadar. Fakat üniversite bitirmek öyle ağır bir yükmüş ki uzun konuşmalar neticesinde aslında yaşamanın bir hayalkırıklığı olduğunu hissettim.

Hem kendi anlattıkları hem de çevresindeki arkadaşlarıyla yaptığım konuşmalar gençlerin ne kadar umutsuz olduğunu gösterdi. 
Hiçbir meslek hayallerini karşılamıyor çünkü hayaller frp oyunları gibi gerçek hayattan çok bağımsız.(Fazla yüksek hedefler mi konuyor?)
Mezun olduktan sonra kısıtlı iş imkanlarına karşın iş hayatına giriş yapmak uzak bir hayal.
 (Binlerce meslektaş arasından sıyrılmak için artık iyi bir üniversite ,master, yabancı dil vs. yeterli değil. Özgüveni fazla yüksek bireyler yetiştirip kendileriyle yüzleşmelerine yıllarca engel mi oluyor aileler?)
Ülkenin siyasi, ekonomik, sosyolojik dengesizliği bireylerin dengesini de bozuyor.
(Hergün umutsuzluk aşılayan toplumsal olaylar, yüzünden,sesinden en önemlisi varlığından nefret ettiğimiz politikacılar ve ülkeyi satan,bölen, vatandaşını köleleştiren politikaları nedeniyle yarına inancımız kaldı mı?)
Öğrencinin yeteneğini, ilgisini doğru tespit edip doğru yönlendirebilen, mutlu bireyler yetiştirebilen eğitmen/ rehber/danışman yerine tavşanı hareket ettiren mekanizmaların varlığı ile sonunda gelinen nokta.
(Eğitim sisteminin şu anki durumu hakkında bilgisi olan var mı, en son ne zaman, ne değişti mesela???)

Gençlerin ümitsiz olduğunu biliyorduk evet ama bu denli yaygın, bu denli acı verici olduğunu, adeta bir virüs gibi bir nesili çoktan hasta ettiğini içine girince farkettim.

Gelecek beklentisi olmayan insanları bekleyen en büyük tehlikeler de anlık zevklerdir. Uyuşturucu kullanımının sandığımdan daha yüksek oluşu( sadece istatiklerde değil, bizzat tanıdığım isimlerde görmek) bunun bir sonucu işte. Daha da ilginç tarafı uyuşturucu deyince benim ve benim akranlarımın büyük kısmının aklı çıkarken( enjektör fobisi düzeyinde neredeyse) 20'li yaşlardaki gençler arasında uyuşturucu çooook doğal, sigara içmekle eşdeğer bir anlamı var.Hatta sigara daha yüksek bağımlılık yaparken, alkol baş ağrıtırken, uyuşturucu hem sonrasında sıkıntı bırakmıyor hem de çok eğlendiriyor(!)

Peki ya sonra...

Ne kadar korktuğum tahmin edilemez. Sadece benden 10 yaş küçük kardeşim ve onun akranlarını tanıdığımı sanarken aslında tanıdığımı sandığım kişileri sadece hayalimde canlandırdığım, gerçeklerinin çok farklı olduğunu görmek çok endişe verici. Bir de 30 yaş küçük oğlumu ve onun 20'li yaşlardaki hallerini hayal etmeye çalışıyorum.Eldeki veriler ve deneyimlerle hayal edememek daha da korku verici oluyor.

Varoluş sancısı çekilen günler bunlar. Değişimi değişimle birlikte yakalayıp hızla adapte olabilmek bir insan için en önemli yetenek olmalı...



2 yorum:

  1. Bu ülkede yaşayıp ta karamsarlığa umutsuzluğa düşmemek gerçekten çok zor...
    adaletsizlik, hukuksuzluk, eşitsizlik, adam kayırmacılık.. sürekli bunlarla karşılaşan bir insan nasıl umutlu olabilir..
    öğretmenlik eğitimini tamamlamış yüzbinlerce üniv. mezunu işsiz dolaşırken mülakatlarla torpillerle bir sürü insan güzelce işlere yerleştiriliyor. haksızlık, adaletsizlik o kadar can yakıcı ki, dayanmak çok zor.

    YanıtlaSil
  2. bir nesil böyle büyümüş resmen, bizlerin eti ekşimiş olmalı ki dayanabiliyoruz.

    YanıtlaSil

Bakma bir sırrım var dediğime.İki kişinin bildiği sır değil,iki kişinin bindiği tır değilmiş:p%&+
Velhasıl,gönlünden geldiği gibi yaz,yaz,yaz..bir kenara yaz bütün sözlerimi,unutursam çık karşıma göster kendini:p(%^^+&

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...