Social Icons

Pazar, Aralık 30, 2012

Pi vs. Bilbo Baggins

Üstüste iki gün iki ayrı film izledim sinemada.Dün Hobbit'i,bugünse Pi'nin Yaşamını.

Hobbit: Beklenmedik YolculukPi'nin Yaşamı



                             
Yüzüklerin Efendisi serisini çok beğenmiş biri olarak Hobbit beni biraz hayalkırıklığına uğrattı.Bu da bir üçlemenin ilk filmi.
Yüzüklerin efendisi'nin başlangıcına gidiliyor filmde.Kahramanımız Frodo'nun amcası Bilbo Baggins'in gençlik dönemini görüyoruz.Cücelerin topraklarını ejderhanın almasıyla cüce imparatorluğu dağılıyor.Cüce kralının oğlu birkaç adam toplayıp topraklarını geri almak üzere Gandalf ve Bilbo Baggins'le ejderhayı yok etmek üzere yola çıkıyorlar.Bu ilk bölümde Elflerle,Orklarla,Goblinlerle,kaya tanrılarla ve elbette Gollum'la karşılaşmalarını izliyoruz.

Hobbit: Beklenmedik Yolculuk : posterMaalesef film 3 saate yakın bir uzunlukta; geneli uzun konuşmalar,aksiyon ve heyecandan uzak geçen dakikalarla dolu.Özellikle ilk yarıda salonda horlama sesleri duydum desem abartmış olmam çünkü gerçekten oldukça yavaş ilerledi.İkinci yarıda bir miktar heyecan duysak da filmden çıktığımızda aklımızda kalan tek şey Gollum'la Bilbo Baggins'in birbirlerine 15 dak. boyunca sordukları bilmecelerdi.Bitmek bilmeyen bir 15. dak...


FRP oyunlarından veya Tolkien'in kitaplarından bihaber olduğum için belki bana gereksiz yere uzatılmış gibi geldi pekçok sahne.Ya da Gandalf'ın büyüyle kilometrelerce yol aldırma imkanı varken bunca mahlukatı birçok tehlikelerle dolu yollarda gezdirmesi...
Sözün özü şu ki Hobbit'in bu ilk filmi sinemaya gitmeyi gerektirecek kadar iyi değil.(3D olmasına rağmen)Ev ortamında da izlenebilir,onun yerine Pi'nin Yaşamına gidin derim:)

Pi'nin Yaşamı : photo Suraj SharmaPi'nin Yaşamı : photoPi'nin Yaşamı : photo

Pi 'nin Yaşamı hem konusu, hem görsel efektleri, hem de mistik boyutuyla farklı bir sinema keyfi sunuyor.
Pi Hintli bir ailenin küçük oğlu.Babası hayvanat bahçesi işletiyor Hindistan'da.Anne ve babası farklı kastlara ait olduğu için hem ruhsal,hem dini,hem de yaşam tarzı anlamında bir sentez ortamında büyüyor çocuklar.Filmin özellikle bu kısmı oldukça hoş çünkü küçük çocuğun dinlere bakışı,inançları çok düşündürücü bir şekilde anlatılmış.
Ailesi Kanada'ya taşınmaya karar verdiğinde bir gemi seyahatine çıkıyorlar tüm hayvanlarla birlikte.Ancak Pasifik okyanusunda gemi batıyor ve Pi ile birlikte bir zebra,bir orangutan,bir sırtlan ,bir fare ve bir Bengal kaplanı ufak bir sandalla kurtulmayı başarıyor.Sonrası tam bir hayatta kalma mücadelesi.Bu sahneler zaman zaman Tom Hanks'in Cast away'ini hatırlatıyor.Görüntülerse Avatar'ı.
Umut ve inanç üzerine düşündüren, son derece etkileyici bir film.Ayrıca Slumdog Millionaire'den sonra Hintlileri konu alan izlediğim en iyi film.
Kesinlikle sinemada izlenmeli. 3D seçeneği de var...

                            Pi'nin Yaşamı : poster   Pi'nin Yaşamı : poster  Pi'nin Yaşamı : poster  Pi'nin Yaşamı : poster

Cumartesi, Aralık 29, 2012

Organize işler bunlar

Geçtiğimiz haftalarda yılbaşı programı için 3 aile bir araştırmaya girdik.Bir arkadaşımız http://daire.trovit.com.tr/index.php/cod.frame/url.http%253A%252F%252Fintoko.kijiji.com.tr%252Fc-Emlak-Mustakil-Ev-Villa-Uludag-kayak-merkezine-yakin-esyali-kiralik-luks-dag-evi-W0QQAdIdZ440291549/id_ad.1SW-1nx1l1r1u/type.1/what_d.uluda%C4%9F%20da%C4%9F%20evi/pos.1/org.1/pop.1/publisher_id./referer_id.1/t.1
sitesinde bu ilanı görüp irtibata geçmiş.Toplam 6 okumuş,görmüş-geçirmiş insan öyle bir aymazlığa düştük ki dolandırılabilme ihtimali hiçbirimizin aklına bile gelmedi.
Çünkü herşey son derece resmi ilerliyordu.Sözleşme fakslandı,imzalanıp geri gönderildi.Karşı taraf tarafından da imzalanıp bir örneği bize gönderildi.Para transferi banka aracılığıyla yapıldı vs..
Ama Cuma akşamüstü irtibat numarasını arayınca neyle karşı karşıya olduğumuzu anladık acı bir şekilde. Adam önce telefonlara cevap vermedi,sonra meşgule almaya başladı.En sonunda telefonu açıp "programınız iptal" deyip telefonu tamamen kapattı.Neye uğradığımızı şaşırdık.Valizlerimiz hazırdı,keyfimiz yerindeydi. Cumartesi sabah yola çıkmış olacaktık...
Sonra internette başta yapmamız gerekeni yapıp biraz araştırınca organize bir suç ekibiyle karşı karşıya olduğumuzu öğrendik.Farklı isimlerle farklı yollarla onlarca insan dolandırılmış.Ortak olansa Bodrum'da bir emlakçının Uludağ ve Kartepe'de dağevi kiralaması.


Eşim dolandırıldığımız gerçeğini söylemek istemiyor kimseye ama ben başkalarının hakkımda ne düşüneceğinden çok aynı şeyi yaşamamalarının daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Siz siz olun yüzyüze görüşmeden internet aracılığıyla hiçbir alışverişe girmeyin derim ben.Sonra giden paranıza mı,kırılan hayallerinize mi,son anda ortada kalışınıza mı üzülürsünüz bilemezsiniz,ben bildim:)
Elbette hayatımızın merkezine koymadık bu olayı.Çok şükür,bunda da bir hayır vardır diyoruz ama elbette yasal her türlü yola başvurucaz.

Neyse,geçmiş olsun dileklerini soğuk su eşliğinde kabul ediyorum:)

Bu da bizim gibi mağdurlardan birinin konuyla ilgili kurduğu blog:
http://kiralikdagevi.blogspot.com/2011/12/ylbas-icin-kiralk-dag-evi-ilanlarna.html

Cuma, Aralık 28, 2012

2012 bi çık git hayatımdan!

böyle birşey değil tabii o "lale"
Yılın lalesi diye bir tanımlama duymuşsunuzdur eminim.2012 de tüm yıllar içinde en lale olanı sanki.En azından benim için öyle.
Gider ayak bana bir  numaralar,bir numaralar yaptı ki güzelim 2013'ü de alet etti en sonunda.
Şimdi bu soyut lafları somutlaştırayım...

Geçenlerde patlayan su borusundan bahsetmiştim.İşte o boru güneş enerjisi borusuymuş.Yani güneş enerjimiz iptal.
Kaldık elektrikli ısıtıcının eline.O da oğluş tam duştayken mefta oldu derin bir yanık plastik kokusu eşliğinde.Isıtıcı iptal.
Duş alamıyoruz bari bulaşık yıkayalım dedim bulaşık makinesini çalıştırmaya çalıştım.Yok inatla çalışmıyor.Bugün servis geldi,başınız sağolsun dedi.İçinde cenaze varmış gibi kokan bulaşıklar da kaldı mı elde yıkama programına?Bulaşık makinesi iptal.
Yılbaşında nereye gidelim edelim derken Uludağ'da bir ev kiraladık üç aile.Yarın çıkacaktık yola.Bu akşam itibariyle anlaştığımız adam telefonlarını kapadı,yediuyuyanlara karıştı.Yılbaşı programımız iptal.

Bunlar son 3 gündür bana yaşattığı eziyetler bu yılın.Öncesinden bahsetmiyorum,bana kalsın.
Çok şükür Allahım,çok şükür.

-Kocacımmm,evde mısır var mıydı?31 aralık akşamı gezi için aldığımız kar botlarını giyip evde kar manzaralı bir film izleyelim diyorum!

Çarşamba, Aralık 26, 2012

Dolaşan laf itinayla yemeğe bağlanır.





İzlediğim tek dizi Kuzey Güney ve ben bunu tek geçiyorum!Entrikaysa entrika,aşksa aşk,gurursa gurur, salaklıksa salaklık hepsi var.Bir hafta 2 sezondur elele tutuşmalarını beklediğim aşıklar öpüştü diye ağlarım diğer hafta kötülere karşı hazırlanan zekice planı görünce gülücüklere boğulurum.Yazmadan geçemedim işte...

Ben dizi aşkıyla kendimden geçerken kaloriferci eşimi çağırdı aşağıya.Meğerse bizim banyodaki borulardan birinde kaçak varmış ve kalorifer dairesinde ufak bir gölcük oluşmuş.Adamcağız bunun derdiyle söylene söylene vanayı kapatmaya çalışıyor,ben çaktırmadan televizyonun sesini açıyorum aman kaçırmayayım diye:)

İşin ironik tarafı haftaya banyoyu olduğu gibi yeniletecektik zaten.Borular daha fazla dayanamadı birkaç gün farkla bizden önce davrandı.Tabii kocamın gelişmiş el becerisi(!) nedeniyle kırdığı vanayı hemen tamir ettirmek zorunda kalıcaz bu da ayrı...

Kayınpederim böyle tamirat işleriyle falan çok ilgilidir,ufak bir tamirhanesi var neredeyse evin bir köşesinde. Adam ne kadar becerikliyse oğlu bir o kadar uzak bu işlerden.Bazen düşünüyorum üvey çocuk mu diye:P
Evet herkesin iyi olduğu bir alan vardır mutlaka da benimki kumar çeşitleri konusunda pek yetenekli. King olsun, ihale olsun, poker olsun, benim diyen kumarbaza pabucunu ters giydirir.

Tabii her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır ve erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer klişeleri gereğince ben de mutfakta üstüme düşeni yapmaya gayret eden mazbut bir kadınım:P
 Tamam ya itiraf ediyorum,yaptığım makarna tarifini yazmak için kırk dereden su getirdim!Kısaca sözün özü şudur:

Ispanaklı-mantarlı-pastırmalı makarna


Spagettiler hafif diri olacak şekilde haşladım.Beşamel sos hazırladım.İçine bir miktar da krema koydum.Ispanakları ince doğrayıp kavurdum.Mantarları(ben buralarda çıntar denen doğal bir mantar kullandım) ayrı bir yerde kavurdum.Pastırmaları ince ince doğradım.


Cam kasenin dibine önce makarnanın 1/3ünü,üzerine de yine biraz krema ile karıştırdığım ıspanakları yaydım.Üzerine kaşar peyniri rendesi az miktarda...


Kalan makarnanın 1/3ünü koyup üzerine bu kez mantarları yaydım.


Son kalan makarnayı ve üzerine de pastırmaları koydum.Kalan kremayı üzerine gezdirip kaşar peyniri ile son noktayı koydum.


Tüm malzemeler zaten pişmiş olduğu için fırında üzeri hafif kızaracak kadar tutup sonra dilimlendirdim.

Karbonhidrat,protein,lif,vitamin,yağ.Tüm besin öğelerini içeren oldukça doyurucu bir yemek oldu.Dolayısıyla yanına belki hafif bir çorba dışında birşeye gerek kalmıyor.

dipnot: aramızda diyette olanlar olabilir,ödül yemeği diye düşünmek lazım:))
dipırnot:yemeği oğlumla beraber (ya da ona rağmen) yaptığım için fotolar çok kötü oldu,allahtan anlatımım bir harika!:PPP

Salı, Aralık 25, 2012

içimde uçuşurken kanatlarına kramp giren kelebekler


İçim öyle kıpır kıpır,öyle heyecan dolu ki oğlumu uyutmak ve hatta şu an yazı yazmak bile zaman kaybıymış gibi hissediyorum.Hemen kalkıp işe koyulmalıymışım gibi.
Diğer yandan bunun için henüz erken diyorum ve oturuyorum yerime.
3 ocaktaki ilk kına gecesi kurabiyelerimden sonra 12 ocak için ilk doğumgünü pasta siparişimi de teyit etmiş bulunmaktayım!
Kına kurabiyelerinin şeker hamuru kaplamalarını hazırladım bile.Tatil dönüşü hemen kurabiyelerimi yapıp şeker hamurlarını yapıştıracağım ve paketleyeceğim.
Ama pasta için bunu yapma şansım yok.Herşey 10 ocakta başlamak zorunda ve 12 ocakta teslim edilmek.Siparişi bir hanım eşinin doğumgünü için verdi.Eşi kamyonları çok seviyormuş.Yani pasta kamyon şeklinde olacak!
İlk gerçek pastam(sipariş üzerine olduğu için) ve hiç çalışmadığım yerden geldi:)
Öncesinde bol bol alıştırma testi yapmalıyım ama bu biraz masraflı olacak.Tabii insanlar bana güvenip özel günleri için kendilerini benim ellerime bırakıyorlarsa buna değer.
Saatlerdir nasıl yapacağımın ayrıntılarını planlıyorum.Ama şu pastacılık işinde öğrendiğim en iyi şey hiçbirşeyin planlandığı gibi olmadığı.Kafamda neler neler tasarlıyorum sonra ortaya hiç de hayal ettiğim gibi birşey çıkmayabiliyor.Bu da gözümü çok korkutuyor tabi.Sanırım her türlü ayrıntıyı önceden çalışmam şart.Bu kısım da kramp kısmı oluyor işte:)
Allahım nolur yüzümü kara çıkarma!

Pazar, Aralık 23, 2012

Bindiğim alametin gittiği yol yol değilmiş

Akupunktur maceramda 1 ayı geride bıraktım hemen hemen.
Blog yazısına gelen yorumlara baktığımda akupunkturdan pekçok kişinin faydalandığını okumuştum.Genellikle kilo verilmesiyle sonuçlandığını ama tedaviyi bıraktığında yeniden kilo alınmasına neden olduğunu yazmıştı birçok kişi.



Geçtiğimiz haftaiçi doktora kontrole gittiğimde yine abuk bir insan olduğum konusunda bir ispat yaşadım.
3 haftalık tedavi sonucunda bir miktar da olsa kilo vermiş olmayı bekliyor insan haliyle.Bir de üstüne üstlük düzenli yapılan spor var.
Ancak adına tartı denilen, benim gibilerin dostu olamayacak kadar şeffaf ve dürüst aygıt bana 400 gr. kilo aldığımı söyledi!
Öyle bir sinirlenmişim ki uçarak odadan çıkmak  ve kendimi yatağıma yüzükoyun atıp hönküre hönküre ağlamak üzere aceleyle çizmelerimi giymeye çalışırken fermuarını bozdum çizmenin!Doktor sakin olun,acele etmeyin diyor ama gözpınarlarımdaki meret beklemiyor ki!
Ardarda üç ünlemli cümle kurduğumu farkettim,o anı yaşamışım tekrar,sakinleşeyim biraz...



Doktor akupunkturu bir hafta daha deneyeceğimizi,hala kilo vermiyorsam tedaviyi bırakacağımızı söyledi.Bazı gudubetlerde tedaviye yanıt verilmiyormuş.Allahtan kanser manser değilim,o psikoloji insanı ipe götürürmüş zaten.
Neyse; doktor yeniden tartıya çıkmamı istedi. Bu sefer yağ-kas oranına baktı.Gerçek o zaman ortaya çıktı.
Yağ oranında azalma varmış.1 kilo yağ gitmiş.Ama kas oranında 1.5 kilo kadar artış olmuş.Hoca bunun anlamının sabah uyanır uyanmaz içimi dışımı boşaltıp tartıya çıkarsam tartının verdiğim kiloları göstereceği şeklinde olduğunu söyledi.Vücudum su tutuyormuş muş muş muş.Hocanın kendi göbeğine bakarak böyle bahaneleri yaratan bilim adamı kesiminden olduğunu anlamalıydım en başta!Bense bu kadar iyimser olamadım.Zira yağlarım kasa dönüşmüş diye ayrı bir tasa düştü başıma:)

Ertesi gün sabah sabah tartının dürüstlüğünü kaldırabilecek gücüm olmadığından soluğu spor salonunda aldım.Durumu anlattım ve bana acilen bir program yapmalarını istedim.Bugüne kadar kendi çapımda "ne kadar kardiyo yaparsam o kadar kalori yakarım" mantığıyla spor salonundan eve bir su yolu oluşturacak kadar ter döküyordum.Ama döktüğüm terler puf puf bicepslere,tricepslere dönüşmüş haberim yok!



Son bir haftadır son derece düzenli,hoca yat diyor yatıyorum,kalk diyor kalkıyorum.10 dak. nefesini tut dese sorgulamadan yapacak düzeyde kendimi ehil ellere teslim ettim.Yarın yeniden doktor kontrolü var ve ben merakla o anı bekliyorum.Her ihtimale karşın çizme yerine spor ayakkabısı giyip gidicem.Fermuarın bozulma derdi yok.En kötü ihtimalle ayakkabının arkasına basar, montu omuzlarıma asar,naralar atarak spor salonu hocamla kafaları çekmeye giderim:PP

Cuma, Aralık 21, 2012

Jack Reacher da kim?

Jack Reacher

 Gençliğimin yakışıklı aktörlerinden,Top Gun'ı defalarca izleme nedenlerimden ikincisi(birincisi budur) Tom Cruise abim bildiğin y-a-ş-l-a-n-m-ı-ş!
Bir ara eşime bunu söylediğimde sinirli sinirli " herhalde yaşlancak, adam benden büyük" dedi.Sanki yaşlılık kriteri ona göre belirleniyor:)
Filmi izlerken de bir ara kendisini David Beckham'la hayal ettim itiraf edeyim.Ama beynim kabul edemedi bu iki yakışıklıyı bir arada...
Neyse,film oldukça iyiydi.Tam benim sevdiğim tarz aksiyon filmlerinden.Dozunda hareketli sahneler,daha çok düşündüren,komplo teorisi ürettiren..
Konusunu birçok yerden bulabilirsiniz ama kısaca özetlemeye çalışayım.



Bir parkda keskin bir nişancı tarafından 5 ayrı insan ardarda öldürülür.Olay mahallinde bulunan delillerle zanlı hemen yakalanır.Ancak zanlı mahkumların bulunduğu araçta nakledilirken mahkumlar tarafından dövülerek komaya girer ve polislerin ağzından öğrenebildiği tekşey "Jack Reacher'ı getirin" 'dir.
Kahramanımız Reacher(Tom Cruise) devreye girer.Ancak hiçbirşey göründüğü gibi değildir.Reacher zanlının suçlu olduğunu düşünen Bağdat'da beraber asker olarak görev aldığı biridir.Zanlının avukatı Reacher'a baş dedektifi olmasını teklif eder ve böylece olaylar başlar.


Avukat Helen rolünde Rosemund Pike

Reacher son derece iyi eğitimli bir asker.İyi dövüşüyor.Çok zeki.Kalem,kağıt kullanmadan herşeyi zihnine yazıyor.Stratejik düşünme becerisi oldukça yüksek.Tam bir modern Red Kit:)


 

Filmin birkaç yerinde Amerikan halkının duyarsızlığı ilginç bir şekilde vurgulanmış.Hatta sinemada herkes Tom Cruise'un otobüs durağında insanların arasına karıştığı sahnede kendini tutamayıp güldü.Çünkü bizim için oldukça tuhaf bir durumdu,ayrıntısını anlatmamayım.



Bir de finalde havada kalan bir soru vardı.Zec kim?

Camaro 'ya birkez daha hasta oldum

Bunların dışında izlemesi gayet keyifli,hem aksiyon,hem polisiye,hem de Tom Cruise daha da yaşlanmadan birkez daha göreydim diyenler için kaçırılmaz bir film.


Sinemadan çıkarken Jack Reacher birgün farklı bir hikayeyle geri dönebilir hissi bıraktı bende. Bakalım, görücez.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...